MUN hangi üniversitelerde var ?

Beykozlu

Global Mod
Global Mod
MUN Hangi Üniversitelerde Var? — Bir Hikâyenin İçinde Diplomasiye Yolculuk

Bir forumun sakin akşam saatlerinde, kahvemin buharı ekrana yansırken yazmaya başladım bu satırları. Çünkü geçen hafta yaşadığım o deneyimi paylaşmadan duramayacağımı biliyordum. “Model United Nations”, yani kısaca MUN, hakkında duyduklarımın çok ötesinde bir dünyaya adım atmıştım. Bu yazı, o dünyanın içine birlikte girelim diye.

1. Bölüm: Kampüste Başlayan Hikâye

Üniversitenin ilk haftasıydı. Güneş, kampüsün taş yollarını altın gibi parlatıyordu. Elinde not defteriyle koşuşturan insanlar, yeni bir dönemin heyecanını taşıyordu. İşte o gün, Efe ve Deren karşılaştı.

Efe, stratejik düşünen, analiz etmeyi seven, konulara çözüm odaklı yaklaşan biriydi. Mühendislik fakültesindeydi ama sosyal olaylara ilgisi fazlaydı. Deren ise psikoloji öğrencisiydi; kelimeleriyle kalpleri yumuşatır, herkesin hislerini sezebilirdi. Birbirlerinden farklıydılar ama MUN afişi önünde durduklarında aynı merakı paylaştılar:

“Birleşmiş Milletler’i canlandırmak mı? Gerçek diplomat gibi tartışmak mı? Bu da neyin nesi?”

O afişte “Model United Nations — Katılım İçin Başvurular Başladı!” yazıyordu. Altında, Türkiye’deki MUN etkinliklerinin düzenlendiği üniversiteler listelenmişti: Boğaziçi, ODTÜ, Bilkent, Sabancı, Koç, İstanbul, Ege, Hacettepe, Dokuz Eylül, Marmara ve daha niceleri.

2. Bölüm: MUN’un Büyüsü

Efe, olayın sistematiğini hemen kavramaya çalıştı. “Demek ülkeleri temsil ediyoruz, karar taslakları hazırlıyoruz, tartışma kuralları var. Bu tam benlik.” dedi.

Deren ise afişin kenarındaki bir cümleye takıldı: “Diplomasinin gücü, empatiyle birleştiğinde anlam kazanır.”

İşte o an, ikisi de başvuruyu doldurdu. Birkaç hafta sonra MUN kulübüne kabul edildiler. Artık sadece birer öğrenci değil, küçük birer diplomat adayıydılar.

3. Bölüm: İlk Konferans — Boğaziçi MUN

Konferans günü geldiğinde, Boğaziçi Üniversitesi’nin tarihi salonları insanlarla dolup taşmıştı. Farklı üniversitelerden gelen öğrenciler, temsil ettikleri ülkelerin rozetlerini takmış, ciddi ama heyecanlıydılar.

Efe, Almanya’yı temsil ediyordu. Dosyalar dolusu veriyi incelemiş, stratejik öneriler hazırlamıştı. Deren ise Norveç’in delegesiydi; barışçıl çözümlerle herkesi ortak noktada buluşturma peşindeydi.

Tartışmalar hararetliydi.

Efe: “Enerji krizine çözüm, alternatif kaynaklara geçmekle olur. Net hedefler koymazsak ilerleme kaydedemeyiz.”

Deren: “Ama halkın yaşam koşullarını göz ardı edemeyiz. İnsanların duygusal güvenliği, çevre kadar önemlidir.”

Salonda bir sessizlik oldu. Diğer delegeler, bu iki farklı bakış açısının çatışmasında aslında nasıl bir denge kurulabileceğini fark etti.

4. Bölüm: Strateji ve Empatinin Dansı

Efe’nin aklıyla Deren’in kalbi, diplomasi masasında yan yana geldi. O gün “karar taslağı” denilen belgeyi birlikte hazırladılar.

Efe sayısal verilerle temeli kurdu; Deren insan hikâyelerini ekledi. Birlikte yazdıkları taslak oybirliğiyle geçti.

Sonrasında Deren, kahkahalar arasında şöyle dedi:

“Efe, senin planların harika ama bazen biraz yumuşatılmaya ihtiyaç duyuyor.”

Efe gülümsedi: “Ve senin duygusal yaklaşımın, stratejiyle birleşince işe yarıyor. Belki de diplomasi, tam da bu yüzden çok yönlü bir sanat.”

5. Bölüm: Türkiye’de MUN Rüzgârı

O ilk konferanstan sonra, Efe ve Deren’in yolu farklı şehirlerdeki MUN etkinliklerine düştü.

- ODTÜ MUN: Sert tartışmalar, çözüm odaklı oturumlar.

- Koç MUN: Uluslararası katılımlarla profesyonel bir atmosfer.

- Sabancı MUN: Teknolojiyle harmanlanmış modern diplomasi simülasyonları.

- İstanbul Üniversitesi MUN: Tarihi salonlarda idealist gençlerin sesi.

- Ege ve Dokuz Eylül MUN: İzmir’in enerjisiyle dolu, daha özgür ve yaratıcı platformlar.

Türkiye’de neredeyse her büyük üniversitede artık bir MUN kulübü vardı. Hatta bazı liselerde bile bu kültür yayılıyordu. Çünkü MUN sadece siyaset değil; farklı düşünceleri dinleme, karşıt fikirlerle üretken biçimde tartışma, empati kurma sanatını öğretiyordu.

6. Bölüm: Forumda Paylaşılan Ders

Şimdi dönüp o günleri düşününce anlıyorum ki, MUN sadece bir etkinlik değil, bir yaşam biçimi. İnsan ilişkilerini, düşünce esnekliğini, duygusal zekâyı ve stratejik düşünmeyi aynı potada eritiyor.

Efe bugün bir strateji danışmanı; mantığın soğuk yüzüne Deren’in öğrettiği sıcaklığı katmayı unutmuyor. Deren ise bir psikolog; danışanlarına, diplomasi masasında öğrendiği gibi, “anlamaya çalışmanın” her şeyden önemli olduğunu hatırlatıyor.

Forumlarda MUN hakkında yazan gençlere hep aynı şeyi söylüyorlar:

> “Bir ülkeyi temsil etmek, önce kendini anlamakla başlar.”

7. Bölüm: Son Söz — Diplomasi Kalpte Başlar

MUN, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde bir köprü kuruyor. Boğaziçi’nden Hacettepe’ye, Bilkent’ten Marmara’ya kadar binlerce öğrenci, o köprünün iki yakasında buluşuyor:

Mantık ve Empati.

Strateji ve Anlayış.

Bir taraf Efe gibi plan yapıyor, diğer taraf Deren gibi hisleri duyuyor.

Ve tam ortada, geleceğin diplomatları, liderleri, düşünürleri doğuyor.

Belki de MUN’un büyüsü burada: Kadın ve erkek bakışının bir araya geldiği o denge noktasında. Çünkü dünya ancak o zaman gerçekten konuşabilir.
 
Üst