Tillahi mi tallahi mi ?

Beykozlu

Global Mod
Global Mod
Tillahi mi, Tallahi mi? Bir Cümlede Gizlenen Kalp Savaşı

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle gerçek hayattan ilham aldığım, belki bazılarınızın içini titretecek bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Herkesin kendinden bir parça bulacağı, bazen "işte tam da bu" diyeceği satırlarla dolu bir yolculuğa çıkalım. Hazırsanız, başlayalım...

Bir Sessizlikle Başlayan Konuşma

Ayşe ve Emre, beş yıllık bir evliliğin içinde yol almaya çalışan iki farklı karakterdi. Ayşe öğretmendi, çocuklarla kurduğu bağ kadar eşiyle de duygusal bir bağ kurmak isterdi. Emre ise mühendis… Hayatı formüllerle çözmeye çalışan, olayları neden-sonuç ilişkisiyle değerlendiren bir adam.

O akşam mutfakta, bardakların tıkırtısı arasında bir sessizlik vardı. Ayşe, elindeki çayı masaya bırakırken yavaşça sordu:

"Emre... Beni hâlâ seviyor musun?"

Emre gözlerini ekrandan ayırmadan, elinde çevirip durduğu kalemi bıraktı. Bir an durdu. Cümleyi tarttı. Ve o meşhur cümle döküldü dudaklarından:

"Tillahi seviyorum."

Ayşe dondu. Yüzü düşmedi ama içi burkuldu. Bir şey eksikti. Oysa bu soru onun için sadece sevgi değil, görülmek, duyulmak ve hissedilmek istemesiydi. "Tillahi" demişti Emre… "Tallahi" değil.

Bir Harfin Hikâyesi

İşte burada başlıyor bu hikâye. Arapçada "tillahi", daha çok bir şeyi anlatırken, bir şeyi kanıtlarken söylenen bir yemin gibidir. "Gerçekten böyle oldu, tillahi şöyleydi…" gibi. "Tallahi" ise duygusal yükü daha fazla olan, kalpten çıkan bir yemindir. Birine duyulan sevgi, özlem ya da kalpten gelen bir bağlılıkla ifade edilir.

Ayşe bunu biliyordu. Çünkü o kelimelerin ruhuyla yaşıyordu. Emre ise bilmiyordu. Çünkü onun dünyasında kelimeler sadece anlam taşıyordu, duygu değil.

Kadının Kalbi, Erkeğin Hesabı

Ertesi gün Ayşe en yakın arkadaşı Elif'le dertleşti.

“Emre bana ‘tillahi seviyorum’ dedi. Ama bilmiyorum… Bir soğukluk vardı. Sanki sevgisini açıklarken bile hesap yapıyordu.”

Elif güldü: “Erkek işte. Yani o kelimeyle seni ne kadar sevdiğini anlatmaya çalışıyor ama sen harfine takılıyorsun.”

Ama mesele harf değildi. Mesele, Ayşe’nin o cümlede kalbin sıcaklığını hissedememiş olmasıydı. Çünkü Ayşe için sevgi bir strateji değil, bir duyguydu. Ve o akşam, bir harfin eksikliğiyle içine düşen boşluğu başka hiçbir şey dolduramadı.

Emre ise o gece kendince gururluydu. "Zamanında cevap verdim, duygusal bir boşluk oluşmadı," diye düşündü. Kendisince krizi yönetmişti. Ama farkında değildi ki Ayşe’nin kalbi çözüm değil, his arıyordu.

Bir Erkeğin İç Savaşı

Bir hafta sonra, Emre iş yerinde mola sırasında konuyu bir arkadaşına açtı.

"Kadın bana soruyor, seviyor musun diye. E kardeşim seviyoruz işte. Tillahi dedim, yetmedi. Daha ne diyeyim?"

Arkadaşı güldü: "Oğlum belki senin kelimenin içini doldurman gerekiyordur. Hani sadece ‘seviyorum’ demek değil… Belki sevdiğini anlatman gerekiyordur."

O an Emre’nin aklına Ayşe’nin gözleri geldi. O boşluk… O bekleyiş… O akşam cevap verdikten sonra Ayşe’nin bir daha konuyu açmaması, onun için her şeyin yolunda olduğunu sanmasına sebep olmuştu. Oysa Ayşe içten içe uzaklaşmıştı.

Bir Mesajla Gelen Farkındalık

O akşam Emre, Ayşe’ye bir mesaj attı.

"Bazen kelimeleri doğru sandım ama seni anlamakta geç kaldım. Seviyorum seni... Tallahi seviyorum."

Ayşe mesajı gördü, ağladı. O an hiçbir şey söylemedi ama içindeki soğuk duvar çözülmeye başlamıştı. Çünkü mesele sadece sevgi değil, sevginin nasıl ifade edildiğiydi. Ve Emre sonunda bunu anlamıştı.

Sevgi, Dilden Değil Kalpten Geçer

Hikâyenin sonunda Ayşe ve Emre birbirlerini kaybetmediler. Ama belki o bir harf sayesinde birbirlerini yeniden buldular. Çünkü sevgi sadece hissetmek değil, hissettirmektir. Ve bazen küçük bir kelime, aradaki bütün mesafeyi kapatabilir.

Sizce?

Sevgili forumdaşlar,

Bu hikâyede belki birçoğunuz kendinizden parçalar buldunuz. Belki Ayşe oldunuz, duygularınız görülmedi. Belki Emre oldunuz, niyetiniz iyi olsa da ifade etmekte zorlandınız.

Ama bir şeyi unutmayalım:

İlişkiler savaş kazanmak değil, birbirini anlamaktır.

Şimdi size soruyorum:

Sizce "tillahi mi, tallahi mi?"

Ve bu iki kelimenin arasında kaç kalp kaybolup gitti?

Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi dört gözle bekliyorum.

Çünkü bazen bir kelimeyi birlikte anlamlandırmak, yüzlerce suskunluktan daha iyidir.
 
Üst