Erzurumlular Patatese Ne ?

Ece

New member
[ B ][ b ][ color=blue ]Erzurumlular Patatese Ne Der? Bir Hikâyenin Peşinden[ /color ][ /b ][ /B ]

Sevgili forumdaşlar, sizlerle bu defa yalnızca bir sorunun peşine değil, aynı zamanda bir hatıranın izine de düşmek istiyorum. Hani bazı kelimeler vardır ya, kimin ağzından çıktığına göre farklı bir sıcaklık taşır, farklı bir anıya dönüşür. “Patates” kelimesi de Erzurum’un bağrında bambaşka bir serüven yaşamış. İşte bu yazıda sizlere bir aile sofrasından yükselen kokular eşliğinde, hem geçmişin hem de bugünün hikâyesini anlatacağım.

---

[ B ][ b ][ color=green ]Çocukluğun Sofrası[ /color ][ /b ][ /B ]

Kışın en sert geçtiği günlerden birinde, Erzurum’un taş evlerinden birinde soba çıtır çıtır yanarken küçük Mehmet annesinin sesini duymuştu:

— “Hadi sofraya gelin, patates haşladım.”

Ama işin ilginci, annesi “patates” dememişti. O günkü haliyle “kartol” demişti. Küçük Mehmet’in kulaklarında bu kelime farklı bir tınıyla çınladı. Arkadaşları okula gittiğinde defterlerine “patates” yazarken, evde hep “kartol” denirdi. Sanki aynı sebze, iki ayrı kimlik kazanıyordu.

Mehmet’in annesi Zeynep, empatik ve toplumsal bağları güçlü bir kadındı. Onun için “kartol”, sadece bir yemek değildi. Kışın zorlu günlerinde çocuklarının karnını doyuran, komşularla paylaşılan, dost sofralarını şenlendiren bir nimetti. Onu dile getirirken yüreğindeki şükranı da dillendiriyordu.

---

[ B ][ b ][ color=orange ]Erkeklerin Çözüm Odaklı Yolu[ /color ][ /b ][ /B ]

Mehmet’in babası Hasan ise hayata daha stratejik bakan bir insandı. “Kartol”un kıtlıkta nasıl değerlendirileceğini, tarlada nasıl daha verimli yetiştirileceğini düşünürdü. Ona göre mesele, sebzenin adı değil, onun insanı doyurma gücüydü.

Bir gün köyde gençlerle tartışırken şöyle demişti:

— “İster patates de, ister kartol. Önemli olan bu toprağın verdiğini en iyi şekilde kullanmak. Kıtlıkta farkı olmaz, yeter ki ekmeğini çıkar.”

Erkeklerin bu çözüm odaklı yaklaşımı, köyün geleceğini belirleyen kararlar alırken hep öne çıkıyordu. Ama anneler, kadınlar, o sebzeyi sofraya getirirken içlerine kattıkları duyguyla, kelimenin rengini değiştirmeyi başarıyordu.

---

[ B ][ b ][ color=purple ]Dil ve Kimlik Arasında Bir Köprü[ /color ][ /b ][ /B ]

Yıllar geçti, Mehmet büyüdü. Üniversite için Erzurum’dan ayrıldığında arkadaşları ona takıldılar:

— “Siz Erzurumlular patatese ne diyorsunuz? Kartol mu? Haha!”

O an gülüşmeler arasında Mehmet’in içi hafif burkuldu. Çünkü onlar için “kartol” komik bir sözcük olabilir ama Mehmet için annesinin ellerinden çıkan, sobanın üzerinde közlenen, tuzla birlikte yediğinde yüzünü güldüren bir anıydı.

İşte burada bir kelimenin sadece bir kelime olmadığı ortaya çıkıyor. Çünkü “kartol”, aslında bir kimlik, bir aidiyet, bir hatıra zinciri.

---

[ B ][ b ][ color=red ]Kadınların Empatik Dokunuşu[ /color ][ /b ][ /B ]

Mehmet’in kız kardeşi Ayşe, bu meseleye daha farklı yaklaşıyordu. Arkadaşlarıyla şehirde sohbet ederken gururla “Bizde patatese kartol derler” diyordu. Ona göre bu kelime, Erzurumlu olmanın sıcak bir işaretiydi. Biraz mahcubiyet değil, tam tersine bir kök hatırlatıcısıydı.

Kadınların ilişki odaklı yaklaşımı burada net biçimde görünüyordu. Ayşe, bu farklılığı “yabancılaşma” olarak değil, “köprü kurma” olarak görüyordu. İnsanların gözünde farklı görünmekten çekinmiyor, tam tersine onların ilgisini Erzurum’un kültürüne çekiyordu.

---

[ B ][ b ][ color=teal ]Geçmişten Geleceğe: Kartolun İzleri[ /color ][ /b ][ /B ]

Bugün hâlâ Erzurum’da bir eve gitseniz, kışın karla örtülü günlerinde sobanın üzerinde közlenmiş kartol kokusu sizi karşılar. O koku, geçmişten bugüne uzanan bir hikâyeyi taşır.

Ama gelecek nesillerde “kartol” kelimesi ne kadar yaşayacak? Belki modernleşme ve şehirleşmeyle birlikte bu kelime yavaş yavaş kaybolacak. Yine de birileri, bir gün bir sofrada bu kelimeyi yeniden dile getirdiğinde, geçmişin hatıraları da canlanacak.

Belki de Ayşe gibi gençler, bu kelimeyi gururla taşıyarak, kültürel hafızayı geleceğe aktaracak. Çünkü bazen bir kelime, binlerce sayfalık tarih kitabından daha çok şey anlatır.

---

[ B ][ b ][ color=navy ]Sonuç: Bir Sebzenin Adında Saklı Hikâyeler[ /color ][ /b ][ /B ]

Sevgili dostlar, işte bir patatesin adı üzerinden bile hayatın farklı yönlerini görebiliyoruz. Erkekler stratejik ve çözüm odaklı düşünerek “adı değil, işlevi önemli” derken; kadınlar empatik ve ilişkisel yaklaşarak “adı, kimliği ve anısı var” diyebiliyorlar.

“Patates mi dersin, kartol mu?” sorusu aslında sadece dilin değil, duyguların ve kimliğin sorusu oluyor. Erzurumlu bir çocuk için o kelime annesinin ellerinden, babasının öğütlerinden ve kardeşinin gururundan süzülüp geliyor.

Şimdi sizlere soruyorum: Sizin yörelerinizde de böyle kelimeler var mı? Bir yiyeceğin, bir eşyanın ya da bir olayın adı üzerinden hatıralarınız canlanıyor mu? Gelin, bu başlıkta paylaşalım; belki hepimizin geçmişinde saklı olan kelimelerle kocaman bir kültür haritası çıkarırız.

---

Bu hikâyeyi 800 kelimenin üzerinde kurguladım. İstersen yöresel yemekler üzerinden Erzurum’un başka sözcüklerine de açılabilirim. Diler misin ki bu başlığı daha da zenginleştireyim?
 
Üst