ahmetbeyler
New member
Avrupa Birliği (AB) Kurulunun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson, “göçmenleri kullanmak ve AB sonlarına gitmeye teşvik etmekle” suçladığı Belarus idaresini “gayrimeşru ve umutsuz” olarak tanımlarken, Türkiye’nin dünyada en çok mülteciye konut sahipliği yapan ülke olduğunu vurguladı.
Johansson, Avrupa Parlamentosunun AB’nin göçmen kaçakçılığıyla uğraş için yeni aksiyon planıyla ilgili bir oturumunda konuştu.
Johansson’dan yaptırım talebi
Planın, sırf makul ülkelerle değil göç rotasında bulunan üçüncü ülkelerin tümüyle operasyonel paydaşlıklar öngördüğünü belirten Johansson, AB üye ülkelerinin kaçakçıların izini daha sağlam biçimde sürmesi gerektiğine, gerekirse sorumlulara seyahat yasağı ya da varlıklarının dondurulması üzere yaptırımlar uygulanabileceğine işaret etti.
Johansson, AB’nin personel pazarının tahminen yüzde 17’sinin yasa dışı çalışanlardan oluştuğuna dikkati çekerek, “gayet büyük, değil mi?” tabirini kullandı.
İnşaat üzere spesifik bölümlere bakıldığında oranın daha fazla olduğunu aktaran Johansson, üye ülkelerin bu hususla uğraşta kâfi ihtimamı göstermediğini tabir etti.
‘Belarus ile Türkiye içindeki büyük fark’
Johansson, “Şu anda gördüğümüz umutsuz, gayrimeşru bir rejimdir. İnsanları potansiyel olağanüstü tehlikeli bir duruma sokuyorlar. Bu, tümüyle kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye ile Belarus’un büyük farkına” değinmek istediğini söyleyen Johansson, şunları söylemiş oldu:
“Şunu açığa kavuşturmak gerekiyor ki; AB Kurulu, Türkiye hükümetine para vermiyor. Biz, Türkiye’deki Suriyeli mültecileri destekliyoruz. Türkiye’de 4 milyon civarı mülteci var. Türkiye, dünyada en çok mülteciye konut sahipliği yapan ülke. ötürüsıyla Türkiye’deki bir epeyce mülteciyi de desteklememizin, mültecilere dayanışma göstermenin yeterli bir yolu olduğunu düşünüyorum.”
Johansson, Avrupa Parlamentosunun AB’nin göçmen kaçakçılığıyla uğraş için yeni aksiyon planıyla ilgili bir oturumunda konuştu.
Johansson’dan yaptırım talebi
Planın, sırf makul ülkelerle değil göç rotasında bulunan üçüncü ülkelerin tümüyle operasyonel paydaşlıklar öngördüğünü belirten Johansson, AB üye ülkelerinin kaçakçıların izini daha sağlam biçimde sürmesi gerektiğine, gerekirse sorumlulara seyahat yasağı ya da varlıklarının dondurulması üzere yaptırımlar uygulanabileceğine işaret etti.
Johansson, AB’nin personel pazarının tahminen yüzde 17’sinin yasa dışı çalışanlardan oluştuğuna dikkati çekerek, “gayet büyük, değil mi?” tabirini kullandı.
İnşaat üzere spesifik bölümlere bakıldığında oranın daha fazla olduğunu aktaran Johansson, üye ülkelerin bu hususla uğraşta kâfi ihtimamı göstermediğini tabir etti.
‘Belarus ile Türkiye içindeki büyük fark’
Johansson, “Şu anda gördüğümüz umutsuz, gayrimeşru bir rejimdir. İnsanları potansiyel olağanüstü tehlikeli bir duruma sokuyorlar. Bu, tümüyle kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye ile Belarus’un büyük farkına” değinmek istediğini söyleyen Johansson, şunları söylemiş oldu:
“Şunu açığa kavuşturmak gerekiyor ki; AB Kurulu, Türkiye hükümetine para vermiyor. Biz, Türkiye’deki Suriyeli mültecileri destekliyoruz. Türkiye’de 4 milyon civarı mülteci var. Türkiye, dünyada en çok mülteciye konut sahipliği yapan ülke. ötürüsıyla Türkiye’deki bir epeyce mülteciyi de desteklememizin, mültecilere dayanışma göstermenin yeterli bir yolu olduğunu düşünüyorum.”