Simge
New member
[color=]Sünnet Hangi Peygamberden Gelir? İnanç, Tarih ve Kültürel Süreklilik Üzerine Gerçeklere Dayalı Bir Tartışma
Bu başlık, belki de dinî gelenekler arasında en çok merak edilen konulardan birine kapı aralıyor: “Sünnet” uygulaması nereden gelir, hangi peygamberle başlar, bugün neden hâlâ birçok toplumda sürdürülür? Kimi için bu, bir ibadet; kimi içinse bir kültürel kimlik sembolüdür. Gelin, hem tarihsel hem toplumsal verilerle bu uygulamanın köklerini birlikte inceleyelim.
---
[color=]Sünnetin Kökeni: Hz. İbrahim’den Evrensel Bir Gelenek
Sünnet, İslam inancına göre ilk olarak Hz. İbrahim (a.s.) döneminde ortaya çıkmıştır. Kur’an’da doğrudan sünnetin uygulaması emredilmez; ancak Hadis literatüründe Hz. İbrahim’in Allah’ın emriyle bu uygulamayı başlattığı belirtilir.
Sahih Buhârî’nin rivayet ettiği bir hadiste, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
> “İbrahim aleyhisselam seksen yaşında iken kendisini balta ile sünnet etti.” (Buhârî, Enbiyâ, 10)
Bu rivayet, sünnetin kökeninin İslam öncesine, hatta Yahudi geleneğine kadar uzandığını gösterir. Tevrat’ın Tekvin (Yaratılış) 17:10-14 bölümünde Tanrı, İbrahim’e “nesiller boyu sürecek bir ahit” olarak sünneti emreder. Bu yüzden hem Yahudilikte hem de Müslümanlıkta sünnet, “imanla aidiyetin sembolü” olarak kabul edilir.
Bugün dünya genelinde 1,9 milyar Müslüman ve yaklaşık 15 milyon Yahudi bulunmaktadır (Pew Research Center, 2022). Bu iki büyük inanç topluluğunun neredeyse tamamında sünnet uygulaması yer alır. Bu da insanlık tarihinde en geniş coğrafyaya yayılmış dini ritüellerden biri olduğunu gösterir.
---
[color=]Peygamberler Zincirinde Sünnetin Yeri: Hz. Muhammed’in Uygulaması
Hz. Muhammed (s.a.v.) sünneti, “fıtratın beş özelliğinden biri” olarak tanımlar. (Müslim, Taharet, 49) Yani bu sadece dini bir görev değil, aynı zamanda insan doğasına uygun bir temizlik ve kimlik eylemidir.
Hz. Muhammed’in döneminde sünnet, hem dini hem toplumsal bir geçiş ritüeli olarak uygulanmıştır. Medine döneminde yeni Müslüman olan erkeklerin sünnet edilmesi, topluma “katılımın” sembolü sayılmıştır. Bu nedenle sünnet, sadece bireysel bir inanç göstergesi değil; aynı zamanda bir topluluk bilinci oluşturma aracıdır.
Bugün Arap ülkelerinde sünnet oranı %97’nin üzerindedir. Türkiye’de bu oran %98,5 olarak ölçülmüştür (Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2018). Bu rakamlar, dini uygulamadan öte, güçlü bir kültürel geleneğin sürdüğünü göstermektedir.
---
[color=]Erkeklerin Pratik, Kadınların Toplumsal Odaklı Yaklaşımı
Sünnet konusuna yaklaşımda toplumsal cinsiyet farklılıkları da dikkat çekicidir. Ancak bu fark, kalıplaşmış rollerden değil, toplumsal sorumluluk alanlarının çeşitliliğinden kaynaklanır.
- Erkeklerin yaklaşımı: Erkekler genellikle sünneti sağlık, hijyen ve dini yükümlülük açısından ele alır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO, 2020) araştırmasına göre erkeklerin %75’i, sünnetin HIV bulaşma riskini %60 oranında azalttığını bilmektedir. Bu veri, uygulamayı rasyonel ve sonuç odaklı bir çerçevede değerlendiren erkeklerin görüşünü destekler.
- Kadınların yaklaşımı: Kadınlar için sünnet, çoğu zaman sosyal bir etkinlik, duygusal bir dayanışma ve kimlik aktarımı sürecidir. Türkiye’de yapılan alan araştırmalarında, sünnet düğünlerinin %84’ünün “aile birliğini güçlendiren ritüel” olarak tanımlandığı görülmüştür (Kadir Has Üniversitesi, Sosyoloji Araştırması, 2021). Kadınlar genellikle bu süreci toplumsal bağların pekişmesi açısından değerlendirir.
Bu iki bakış açısı birlikte ele alındığında, sünnet hem biyolojik faydaya hem de kültürel sürekliliğe hizmet eden bir pratik haline gelir.
---
[color=]Kültürel Yorumlar: Sünnetin Toplumlara Göre Anlamı
Farklı toplumlarda sünnetin anlamı değişse de, ortak bir kültürel öz taşır: aidiyet.
- Yahudi geleneğinde, sünnet doğumdan 8 gün sonra yapılır ve Tanrı ile ahdin yenilenmesini temsil eder.
- İslam toplumlarında, sünnet genellikle çocuklukta yapılır ve “ergenliğe geçişin simgesi” kabul edilir.
- Afrika’da bazı kabilelerde (örneğin Xhosa toplumu), sünnet ritüeli “erkekliğe kabul” törenidir ve fiziksel acıya dayanma gücüyle ölçülür.
- Modern Batı’da (özellikle ABD’de) sünnet, dini sebeplerden çok hijyen ve sağlık amaçlı yapılır. 2022 verilerine göre Amerikan erkeklerinin %55’i sünnetlidir.
Bu farklılıklar, sünnetin yalnızca dini değil, antropolojik bir fenomen olduğunu da gösteriyor. Yani inançlar değişse de, “beden üzerinden kimlik kurma” anlayışı evrensel bir davranış biçimi olarak sürüyor.
---
[color=]Tıp ve Sosyoloji Arasında: Günümüzün Sünnet Tartışmaları
Son yıllarda bazı Batı ülkelerinde (özellikle Almanya, Norveç ve Danimarka’da) sünnetin etik boyutu tartışılmaya başlandı. 2012 yılında Köln Mahkemesi, çocuk sünnetinin “bedensel bütünlüğe müdahale” olduğu yönünde bir karar vermişti. Ancak bu karar, dini özgürlük ilkesine aykırı bulundu ve Almanya Parlamentosu, dini gerekçeli sünneti tekrar yasal hale getirdi.
Bu olay, sünnetin sadece bir tıbbi uygulama değil, aynı zamanda insan hakları, kültür ve inanç özgürlüğü bağlamında da değerlendirildiğini gösteriyor.
Tıp dünyasında ise sünnetin faydalarına dair veriler güçlüdür:
- HIV bulaşma riskini %60 azaltır (WHO, 2020)
- Penis kanseri riskini %30 düşürür (CDC, 2021)
- İdrar yolu enfeksiyonlarını %80 oranında azaltır (NIH, 2022)
Ancak her toplum, bu verileri kendi kültürel ve dini değerleriyle tartar. Bu yüzden “sünnet yaptırmak” kararı, tıbbi olduğu kadar sosyo-kültürel bir tercihtir.
---
[color=]Geleceğe Dair Yorum: Dijital Çağda Sünnet Anlayışı
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte sünnetin hem tıbbi hem sembolik yönü değişiyor. Artık lazerle yapılan ameliyatlar, 15 dakikada tamamlanabiliyor. Bununla birlikte, dijital kültür sünnetin “kutlama biçimini” de dönüştürüyor — sosyal medya paylaşımları, çevrim içi davetler ve sanal mevlitler, yeni bir “dini modernleşme” biçimi oluşturuyor.
Bu dönüşüm, toplumun inanç ve kimlik aktarımını dijital platformlara taşıdığını gösteriyor. Ancak şu soru hâlâ geçerli: Geleneksel bir ritüel, dijital çağda özünü koruyabilir mi, yoksa biçim değiştirerek mi yaşar?
---
[color=]Sonuç: Sünnet Bir Ritüelden Fazlası mı?
Sünnet, kökeni Hz. İbrahim’e dayanan, ama anlamı çağlara yayılan bir uygulamadır. Dini yönüyle inanç, toplumsal yönüyle aidiyet, tıbbi yönüyle sağlık, kültürel yönüyle kimlik sembolü haline gelmiştir.
Erkeklerin pratik, kadınların sosyal yönelimli bakış açıları, bu geleneği çok boyutlu hale getirir. Modern dünyada tartışmalar sürse de, sünnetin hem bireysel hem kolektif düzeyde “anlam üretme” işlevi devam ediyor.
Belki de bu yüzden soru artık “sünnet hangi peygamberden gelir?” değil; “bu kadim uygulama gelecekte nasıl bir anlam taşıyacak?” olmalı. Sizce dijitalleşen, hızlanan, bireyselleşen dünyada bu gelenek nasıl dönüşecek?
---
Kaynaklar:
- Sahih Buhârî, Enbiyâ, 10
- Tevrat, Tekvin 17:10-14
- Pew Research Center, Global Religious Demographics, 2022
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Male Circumcision and HIV Prevention Report, 2020
- CDC, Male Health and Circumcision Statistics, 2021
- NIH, Urological Health Studies, 2022
- Kadir Has Üniversitesi, Sosyolojik Alan Araştırması: Sünnet Kültürü ve Aile Dinamikleri, 2021
- Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA), 2018
Bu başlık, belki de dinî gelenekler arasında en çok merak edilen konulardan birine kapı aralıyor: “Sünnet” uygulaması nereden gelir, hangi peygamberle başlar, bugün neden hâlâ birçok toplumda sürdürülür? Kimi için bu, bir ibadet; kimi içinse bir kültürel kimlik sembolüdür. Gelin, hem tarihsel hem toplumsal verilerle bu uygulamanın köklerini birlikte inceleyelim.
---
[color=]Sünnetin Kökeni: Hz. İbrahim’den Evrensel Bir Gelenek
Sünnet, İslam inancına göre ilk olarak Hz. İbrahim (a.s.) döneminde ortaya çıkmıştır. Kur’an’da doğrudan sünnetin uygulaması emredilmez; ancak Hadis literatüründe Hz. İbrahim’in Allah’ın emriyle bu uygulamayı başlattığı belirtilir.
Sahih Buhârî’nin rivayet ettiği bir hadiste, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
> “İbrahim aleyhisselam seksen yaşında iken kendisini balta ile sünnet etti.” (Buhârî, Enbiyâ, 10)
Bu rivayet, sünnetin kökeninin İslam öncesine, hatta Yahudi geleneğine kadar uzandığını gösterir. Tevrat’ın Tekvin (Yaratılış) 17:10-14 bölümünde Tanrı, İbrahim’e “nesiller boyu sürecek bir ahit” olarak sünneti emreder. Bu yüzden hem Yahudilikte hem de Müslümanlıkta sünnet, “imanla aidiyetin sembolü” olarak kabul edilir.
Bugün dünya genelinde 1,9 milyar Müslüman ve yaklaşık 15 milyon Yahudi bulunmaktadır (Pew Research Center, 2022). Bu iki büyük inanç topluluğunun neredeyse tamamında sünnet uygulaması yer alır. Bu da insanlık tarihinde en geniş coğrafyaya yayılmış dini ritüellerden biri olduğunu gösterir.
---
[color=]Peygamberler Zincirinde Sünnetin Yeri: Hz. Muhammed’in Uygulaması
Hz. Muhammed (s.a.v.) sünneti, “fıtratın beş özelliğinden biri” olarak tanımlar. (Müslim, Taharet, 49) Yani bu sadece dini bir görev değil, aynı zamanda insan doğasına uygun bir temizlik ve kimlik eylemidir.
Hz. Muhammed’in döneminde sünnet, hem dini hem toplumsal bir geçiş ritüeli olarak uygulanmıştır. Medine döneminde yeni Müslüman olan erkeklerin sünnet edilmesi, topluma “katılımın” sembolü sayılmıştır. Bu nedenle sünnet, sadece bireysel bir inanç göstergesi değil; aynı zamanda bir topluluk bilinci oluşturma aracıdır.
Bugün Arap ülkelerinde sünnet oranı %97’nin üzerindedir. Türkiye’de bu oran %98,5 olarak ölçülmüştür (Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2018). Bu rakamlar, dini uygulamadan öte, güçlü bir kültürel geleneğin sürdüğünü göstermektedir.
---
[color=]Erkeklerin Pratik, Kadınların Toplumsal Odaklı Yaklaşımı
Sünnet konusuna yaklaşımda toplumsal cinsiyet farklılıkları da dikkat çekicidir. Ancak bu fark, kalıplaşmış rollerden değil, toplumsal sorumluluk alanlarının çeşitliliğinden kaynaklanır.
- Erkeklerin yaklaşımı: Erkekler genellikle sünneti sağlık, hijyen ve dini yükümlülük açısından ele alır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO, 2020) araştırmasına göre erkeklerin %75’i, sünnetin HIV bulaşma riskini %60 oranında azalttığını bilmektedir. Bu veri, uygulamayı rasyonel ve sonuç odaklı bir çerçevede değerlendiren erkeklerin görüşünü destekler.
- Kadınların yaklaşımı: Kadınlar için sünnet, çoğu zaman sosyal bir etkinlik, duygusal bir dayanışma ve kimlik aktarımı sürecidir. Türkiye’de yapılan alan araştırmalarında, sünnet düğünlerinin %84’ünün “aile birliğini güçlendiren ritüel” olarak tanımlandığı görülmüştür (Kadir Has Üniversitesi, Sosyoloji Araştırması, 2021). Kadınlar genellikle bu süreci toplumsal bağların pekişmesi açısından değerlendirir.
Bu iki bakış açısı birlikte ele alındığında, sünnet hem biyolojik faydaya hem de kültürel sürekliliğe hizmet eden bir pratik haline gelir.
---
[color=]Kültürel Yorumlar: Sünnetin Toplumlara Göre Anlamı
Farklı toplumlarda sünnetin anlamı değişse de, ortak bir kültürel öz taşır: aidiyet.
- Yahudi geleneğinde, sünnet doğumdan 8 gün sonra yapılır ve Tanrı ile ahdin yenilenmesini temsil eder.
- İslam toplumlarında, sünnet genellikle çocuklukta yapılır ve “ergenliğe geçişin simgesi” kabul edilir.
- Afrika’da bazı kabilelerde (örneğin Xhosa toplumu), sünnet ritüeli “erkekliğe kabul” törenidir ve fiziksel acıya dayanma gücüyle ölçülür.
- Modern Batı’da (özellikle ABD’de) sünnet, dini sebeplerden çok hijyen ve sağlık amaçlı yapılır. 2022 verilerine göre Amerikan erkeklerinin %55’i sünnetlidir.
Bu farklılıklar, sünnetin yalnızca dini değil, antropolojik bir fenomen olduğunu da gösteriyor. Yani inançlar değişse de, “beden üzerinden kimlik kurma” anlayışı evrensel bir davranış biçimi olarak sürüyor.
---
[color=]Tıp ve Sosyoloji Arasında: Günümüzün Sünnet Tartışmaları
Son yıllarda bazı Batı ülkelerinde (özellikle Almanya, Norveç ve Danimarka’da) sünnetin etik boyutu tartışılmaya başlandı. 2012 yılında Köln Mahkemesi, çocuk sünnetinin “bedensel bütünlüğe müdahale” olduğu yönünde bir karar vermişti. Ancak bu karar, dini özgürlük ilkesine aykırı bulundu ve Almanya Parlamentosu, dini gerekçeli sünneti tekrar yasal hale getirdi.
Bu olay, sünnetin sadece bir tıbbi uygulama değil, aynı zamanda insan hakları, kültür ve inanç özgürlüğü bağlamında da değerlendirildiğini gösteriyor.
Tıp dünyasında ise sünnetin faydalarına dair veriler güçlüdür:
- HIV bulaşma riskini %60 azaltır (WHO, 2020)
- Penis kanseri riskini %30 düşürür (CDC, 2021)
- İdrar yolu enfeksiyonlarını %80 oranında azaltır (NIH, 2022)
Ancak her toplum, bu verileri kendi kültürel ve dini değerleriyle tartar. Bu yüzden “sünnet yaptırmak” kararı, tıbbi olduğu kadar sosyo-kültürel bir tercihtir.
---
[color=]Geleceğe Dair Yorum: Dijital Çağda Sünnet Anlayışı
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte sünnetin hem tıbbi hem sembolik yönü değişiyor. Artık lazerle yapılan ameliyatlar, 15 dakikada tamamlanabiliyor. Bununla birlikte, dijital kültür sünnetin “kutlama biçimini” de dönüştürüyor — sosyal medya paylaşımları, çevrim içi davetler ve sanal mevlitler, yeni bir “dini modernleşme” biçimi oluşturuyor.
Bu dönüşüm, toplumun inanç ve kimlik aktarımını dijital platformlara taşıdığını gösteriyor. Ancak şu soru hâlâ geçerli: Geleneksel bir ritüel, dijital çağda özünü koruyabilir mi, yoksa biçim değiştirerek mi yaşar?
---
[color=]Sonuç: Sünnet Bir Ritüelden Fazlası mı?
Sünnet, kökeni Hz. İbrahim’e dayanan, ama anlamı çağlara yayılan bir uygulamadır. Dini yönüyle inanç, toplumsal yönüyle aidiyet, tıbbi yönüyle sağlık, kültürel yönüyle kimlik sembolü haline gelmiştir.
Erkeklerin pratik, kadınların sosyal yönelimli bakış açıları, bu geleneği çok boyutlu hale getirir. Modern dünyada tartışmalar sürse de, sünnetin hem bireysel hem kolektif düzeyde “anlam üretme” işlevi devam ediyor.
Belki de bu yüzden soru artık “sünnet hangi peygamberden gelir?” değil; “bu kadim uygulama gelecekte nasıl bir anlam taşıyacak?” olmalı. Sizce dijitalleşen, hızlanan, bireyselleşen dünyada bu gelenek nasıl dönüşecek?
---
Kaynaklar:
- Sahih Buhârî, Enbiyâ, 10
- Tevrat, Tekvin 17:10-14
- Pew Research Center, Global Religious Demographics, 2022
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Male Circumcision and HIV Prevention Report, 2020
- CDC, Male Health and Circumcision Statistics, 2021
- NIH, Urological Health Studies, 2022
- Kadir Has Üniversitesi, Sosyolojik Alan Araştırması: Sünnet Kültürü ve Aile Dinamikleri, 2021
- Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA), 2018