bencede
New member
Ligin yarısı bitti…
Artık bir başka yarısı bizi bekliyor…
Hiç başlanmamış koca bir lig gibi…
Her şey bir daha, sıfırdan başlayacak…
Başkan Trabzonspor ve en yakın takipçisi de Konyaspor olunca birileri ligin kalitesini olağan olarak tartışacaktır ancak olsun.
Bizler alışkınız…
Kaliteli futbol üretmiş bu iki büyük ve coşkulu kentin ligin birinci yarısına damga vurması gelecek ismine değerliydi.
Bilemeyiz lakin bir büyük dönüşümün, değişimin birinci yılını yaşıyor olabiliriz…
O denli umutlu, o denli de dikkatli olmamız gerekiyor.
Ligin ikinci yarısı da güç geçecek
Ligin ikinci yarısı diyorsak da şunun şurasında kaç gün kaldı uygun bakmak lazım.
Evvelce ortalar uzun olurdu.
Adeta ligi unutturacak kadar, konsantrasyonu bozacak kadar uzun aralar…
Artık kısa…
Haftasonu yılbaşı, hafta içi tempo bir daha başlayacak.
Kısa orta, güya ortada da kupa, idmanı oldu bu işin…
Ritmin korunması ve devamı açısından bu fazlaca kıymetli.
Her ekip kaldığı yerden devam edecek.
Ve transfer devri açılınca da destekler gelecek…
Ligin her vakit olduğu üzere ikinci kısmı güç geçecek….
Eldeki gereçle ideali çıkarmak kıymetli
Trabzonspor yarışırken değerli sakatlıklar yaşadı.
Dönem başı, ortası fark etmez; elde kalem ülkü bir onbir yazılır ya hani…
İşte o ülkü denilen onbiriyle alana ne vakit çıkıldı bilmiyorum.
Sanırım hiç olmadı.
Haliyle eldeki materyal her neyse ondan çıkacak “ideal” değerlidir.
“Muhteremler değil Olasılar sizi şampiyon yapar.”
Bu niçinle takımınızdaki her oyuncu değerli, her oyuncu potansiyel güç olarak görülmeli.
Bilhassa taraftarların “kupada oynayan” yedek yüklü takımlara bakışını da değiştirmesi gerekiyor…
Dönem devam ederken “derhal gönderin” dedikleri kimi isimlerin muhtaçlık halinde nasıl değerli açıklar kapattıkları unutulmamalı.
Özetle “Abdullah Avcı ne diyorsa o” demeyi bilmeli tüm topluluk…
Transferde de öyle…
O olmaz, bu olmaz, şu olmaz yerine “Avcı istiyorsa tabiki” denmeli.
Bunları niye yazdığımı merak edenler kupa maçı toplumsal medyasına bakabilir.
Transfer demişken…
Temmuzda 2021-2022 planlamasını yapmanın artılarıyla gemisini orta limana çekti Trabzonspor.
Artık de muhakkak ve bariz eksiklerini tedarik edip yine ulaşmak istediği asıl limana hakikat yol alma telaşı ortasında, herkes üzere…
Denizden açılmışken sabah kusursuz bir şey okudum, Trabzon’da daha taze, yeni yaşanmış bir andan aktarmak isterim.
Barış Öztürk kardeşim, Taşbaşı Yokuşu’nda epeydir denk gelemediği denizci Mehmet ağabeyiyle karşılaşıyor.
Mehmet ağabey uzun vakit daha sonra sıhhatine kavuşup yokuşu tırmanıyormuş bir daha…
Geçmiş olsun dileklerine şu cümleleri ekliyor Barış…
Ne o denizi bırakıyorsun, ne de Taşbaşı Yokuşu’nu tırmanmayı…
Trabzonspor gibi…
Trabzon’u, Trabzonspor’u var eden dinamikleri manaya ismine bir cümleye sığmış üzere her şey…
Sağlıcakla kalın…
(Taşbaşı Yokuşu: Çömlekçi’den Meydan’a çıkan yol, limana bakar)
Artık bir başka yarısı bizi bekliyor…
Hiç başlanmamış koca bir lig gibi…
Her şey bir daha, sıfırdan başlayacak…
Başkan Trabzonspor ve en yakın takipçisi de Konyaspor olunca birileri ligin kalitesini olağan olarak tartışacaktır ancak olsun.
Bizler alışkınız…
Kaliteli futbol üretmiş bu iki büyük ve coşkulu kentin ligin birinci yarısına damga vurması gelecek ismine değerliydi.
Bilemeyiz lakin bir büyük dönüşümün, değişimin birinci yılını yaşıyor olabiliriz…
O denli umutlu, o denli de dikkatli olmamız gerekiyor.
Ligin ikinci yarısı da güç geçecek
Ligin ikinci yarısı diyorsak da şunun şurasında kaç gün kaldı uygun bakmak lazım.
Evvelce ortalar uzun olurdu.
Adeta ligi unutturacak kadar, konsantrasyonu bozacak kadar uzun aralar…
Artık kısa…
Haftasonu yılbaşı, hafta içi tempo bir daha başlayacak.
Kısa orta, güya ortada da kupa, idmanı oldu bu işin…
Ritmin korunması ve devamı açısından bu fazlaca kıymetli.
Her ekip kaldığı yerden devam edecek.
Ve transfer devri açılınca da destekler gelecek…
Ligin her vakit olduğu üzere ikinci kısmı güç geçecek….
Eldeki gereçle ideali çıkarmak kıymetli
Trabzonspor yarışırken değerli sakatlıklar yaşadı.
Dönem başı, ortası fark etmez; elde kalem ülkü bir onbir yazılır ya hani…
İşte o ülkü denilen onbiriyle alana ne vakit çıkıldı bilmiyorum.
Sanırım hiç olmadı.
Haliyle eldeki materyal her neyse ondan çıkacak “ideal” değerlidir.
“Muhteremler değil Olasılar sizi şampiyon yapar.”
Bu niçinle takımınızdaki her oyuncu değerli, her oyuncu potansiyel güç olarak görülmeli.
Bilhassa taraftarların “kupada oynayan” yedek yüklü takımlara bakışını da değiştirmesi gerekiyor…
Dönem devam ederken “derhal gönderin” dedikleri kimi isimlerin muhtaçlık halinde nasıl değerli açıklar kapattıkları unutulmamalı.
Özetle “Abdullah Avcı ne diyorsa o” demeyi bilmeli tüm topluluk…
Transferde de öyle…
O olmaz, bu olmaz, şu olmaz yerine “Avcı istiyorsa tabiki” denmeli.
Bunları niye yazdığımı merak edenler kupa maçı toplumsal medyasına bakabilir.
Transfer demişken…
Temmuzda 2021-2022 planlamasını yapmanın artılarıyla gemisini orta limana çekti Trabzonspor.
Artık de muhakkak ve bariz eksiklerini tedarik edip yine ulaşmak istediği asıl limana hakikat yol alma telaşı ortasında, herkes üzere…
Denizden açılmışken sabah kusursuz bir şey okudum, Trabzon’da daha taze, yeni yaşanmış bir andan aktarmak isterim.
Barış Öztürk kardeşim, Taşbaşı Yokuşu’nda epeydir denk gelemediği denizci Mehmet ağabeyiyle karşılaşıyor.
Mehmet ağabey uzun vakit daha sonra sıhhatine kavuşup yokuşu tırmanıyormuş bir daha…
Geçmiş olsun dileklerine şu cümleleri ekliyor Barış…
Ne o denizi bırakıyorsun, ne de Taşbaşı Yokuşu’nu tırmanmayı…
Trabzonspor gibi…
Trabzon’u, Trabzonspor’u var eden dinamikleri manaya ismine bir cümleye sığmış üzere her şey…
Sağlıcakla kalın…
(Taşbaşı Yokuşu: Çömlekçi’den Meydan’a çıkan yol, limana bakar)