Milli Mücadele Nasıl Başlar ?

Ece

New member
\Milli Mücadele'nin Başlangıcı\

Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Milli Mücadele, 1919'da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde, işgalci güçlere karşı verilen bir direnişin adıdır. Bu mücadelenin temelinde, Türk milletinin egemenlik haklarını savunma arzusu ve özgürlük mücadelesi yatmaktadır. Milli Mücadele’nin başlaması, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yaşanan iç ve dış gelişmelerin bir sonucu olarak şekillenmiştir.

\1. Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküş Süreci\

Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyıldan itibaren büyük bir çöküş sürecine girmiştir. Savaşlar, iç karışıklıklar, siyasi ve ekonomik zorluklar, imparatorluğun güçlü yapısını zayıflatmıştır. 1914-1918 yılları arasında gerçekleşen Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nu I. İtilaf Devletleri’ne karşı mağlup etmiş ve bu mağlubiyetin ardından Osmanlı toprakları işgal edilmeye başlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imparatorluğun parçalanması, özellikle Batılı devletlerin ve işgalci güçlerin planları doğrultusunda hız kazanmıştır.

Bunun en bariz örneği, 1918'deki Mondros Mütarekesi ile Osmanlı İmparatorluğu'nun fiilen teslim olmasıdır. Mütareke, Osmanlı Devleti’ni fiilen işgal altına almış ve savaşan taraflara büyük bir taviz vermiştir. Mondros Mütarekesi’nin ardından, Anadolu toprakları İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmeye başlanmış ve Türk halkı, işgalcilere karşı direnişe geçme kararı almıştır.

\2. Milli Mücadele’nin İlk Adımları: Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkışı\

Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra İstanbul’da belirli bir süre kaldıktan sonra, Anadolu’da halkı uyandırmak amacıyla hareket etmeye karar verdi. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak, burada işgalci güçlere karşı ilk adımları atmaya başlamıştır. Samsun’a çıkışı, Milli Mücadele’nin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Mustafa Kemal, halkı organize ederek, ülkenin dört bir köşesinde direniş hareketlerinin başlamasına öncülük etmiştir. Bu adım, sadece bir askerî harekât değil, aynı zamanda Türk milletinin özgürlüğü için verdiği siyasi ve psikolojik bir savaştır.

\3. Erzurum ve Sivas Kongreleri: Milli Mücadele’nin Kurumsal Temelleri\

Mustafa Kemal, Samsun’a çıktıktan sonra, halkla ve yerel direniş örgütleriyle temas kurarak, bu hareketi daha örgütlü bir hale getirmeyi hedeflemiştir. 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi, Milli Mücadele’nin en önemli adımlarından birini oluşturmuştur. Erzurum Kongresi, işgalcilere karşı bir bağımsızlık hareketi başlatmak için önemli kararlar almıştır. Kongrede, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi için milli bir direniş hattı oluşturulması gerektiği ve bu direnişin yalnızca dış işgalcilere karşı değil, aynı zamanda içerideki işbirlikçilere karşı da yapılacağı kararlaştırılmıştır.

Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919’da yapılmış ve Erzurum Kongresi’nden aldığı ilhamla daha geniş bir örgütlenmeye gitmiştir. Bu kongre, Türk milletinin tek bir çatı altında birleşerek bağımsızlık mücadelesi vermesini hedeflemiştir. Sivas Kongresi’nde alınan kararlar, Mustafa Kemal’in Milli Mücadele’yi kurumsal bir yapıya kavuşturması için büyük bir adım olmuştur. Artık Anadolu’nun farklı bölgelerinden gelen temsilciler, Milli Mücadele’nin siyasi yönünü şekillendirme aşamasına gelmişlerdir.

\4. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Açılması\

Milli Mücadele'nin siyasi yönünün güçlendirilmesi amacıyla, Mustafa Kemal ve arkadaşları, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde halkı bir araya getirmeye devam etmiştir. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açılmıştır. TBMM’nin açılması, Türk milletinin kendi egemenliğini yeniden kazanma yolundaki ilk resmi adım olarak büyük önem taşır. Meclis, Mustafa Kemal’in liderliğinde, bağımsızlık için yapılacak olan askeri ve diplomatik mücadelenin yönlendirileceği merkez olmuştur.

\5. Kurtuluş Savaşı: İşgalcilere Karşı Cepheler\

Milli Mücadele’nin gerçek anlamda askeri boyutu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra başlamıştır. TBMM, Türk halkının bağımsızlık mücadelesini yönlendirmek üzere bir ordu kurma kararı almış ve bu ordu, işgalci güçlere karşı çeşitli cephelerde mücadele etmeye başlamıştır. Yunan, Fransız ve Ermeni işgaline karşı, Türk ordusu başarılı bir şekilde savaşmış ve birçok cephede zaferler kazanmıştır.

En önemli cephelerden biri, 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’nde kazanılan zaferdir. Sakarya’daki zafer, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde dönüm noktalarından biri olmuş ve 1922’deki Büyük Taarruz ile birlikte Yunan işgalini sona erdirmiştir.

\6. Sonuç ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşu\

Milli Mücadele, 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşu ile son bulmuş ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi zaferle sonuçlanmıştır. 29 Ekim 1923’te ise Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Bu tarih, sadece savaşın değil, aynı zamanda Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık adına verdiği büyük mücadelenin de taçlandığı bir gündür.

\Milli Mücadele’nin Önemi ve Sonraki Etkileri\

Milli Mücadele, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük taleplerinin dünya çapında duyurulduğu bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, halkın birleşerek güçlü bir direniş göstermesinin simgesidir. Türk milletinin verdiği bu bağımsızlık mücadelesi, dünya çapında bir ulusun yeniden doğuşunun simgesi olmuştur. Aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temel taşlarını döşemiştir.

Bugün, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak bağımsızlık mücadelesini başlatan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Türk milletinin özgürlüğü ve bağımsızlığı için verdikleri büyük mücadelenin simgesidir. Milli Mücadele, sadece bir savaş değil, Türk halkının birlikte hareket edebilme gücünün ve ulusal bilincin bir göstergesidir.

Bunun yanı sıra, Milli Mücadele’nin ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, çağdaşlaşma ve modernleşme yolunda attığı adımlarla Türk halkının geleceğini şekillendirmiştir. Mustafa Kemal’in “Egemenlik, kayıtsız şartsız millete aittir” sözü, bu mücadelenin temel felsefesini yansıtan önemli bir miras bırakmıştır.
 
Üst