ahmetbeyler
New member
Lavrov’un konuşmasından öne çıkanlar şu biçimde:
Bugün dünya sisteminin geleceği belirleniyor, her bir tarafsız gözlemci bunu anlıyor. Asıl sıkıntı, bunun, herkesi kendi lisanlara destan ve yalnızca kendisi yararlı olan kurallara göre yaşamaya zorlayan tek bir hegemona sahip bir tertip olup olmayacağı. Yoksa bu, şantajın, yıldırmanın, neonazizmin ve neo- sömürgeciliğin olmadığı demokratik ve adil bir dünya mı olacak?
Rusya kesin olarak ikinci seçeneği seçti ve müttefikleri, ortakları ve emsal düşünen beşerlerle bir arada bu seçeneğin hayata geçirilmesi için çalışma davetini yapıyor.
Dürüst bir diyalog ve uzlaşma arayışı yerine, dezenformasyon, kaba dramatizasyonlar ve provokasyonlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Batı’nın çizgisi, çıkarları koordine eden organlar olarak memleketler arası kurumlara ve adaletin ve zayıfların keyfilikten korunmasının garantisi olarak memleketler arası hukuka olan itimadı sarsıyor.
BM’yi müdafaa muhtaçlığı olduğundan eminim. Bu dünya örgütünü, çatışmacı ve yüzeysel olan her şeyden arındırmak gerekiyor. Örgüte, tüm üye ülkelerin çıkarları içinde istikrar bulmaya yönelik dürüst müzakerelerin yapıldığı platform prestijini geri kazanmak gerekiyor. BM’de ulusal çıkarlarımızı ilerletirken bu yaklaşımı kılavuz ediniyoruz.
Eski BM Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld, BM’nin insanları cennete götürmek için değil, cehennemden kurtarmak için kurulduğunu söylemişti. Bu kelamlar bugün hiç olmadığı kadar aktüel. Bu kelamlar, gelecek kuşakların itimat ve ahenk ortasında gelişmesi için gereken şartlar yaratmak için herkesi ferdi ve kolektif sorumluluk üstlenmeye çağırıyor. Bunun için her insanın siyasi irade sergilemesi gerekiyor.
BM Güvenlik Konseyi’ne yeni Batı ülkelerinin dahil edilmesinden bahsetmek, birkaç niçinden dolayı komik olur. Tüm bu ülkelerin Rusya ve Çin’e düşman olduğu gerçeğini bir kenara bırakıyorum. Değerli olan, siyasi değerlendirmelerden soyutlanırsak, her bir Batı ülkesi Güvenlik Konseyi’ne yeni ne kazandıracak? hiç bir şey. Hepsi artık ABD’nin buyruklarını yerine getiriyor. Resmi adaylığını ilan eden Almanya da, Japonya da.
#LIVE: Russia's Foreign Minister Sergey #Lavrov's news conference following the High-Level Week of the 77th Session of the UN General Assembly
https://t.co/HO6r4JR8Yw
https://t.co/10AHKztRvO
https://t.co/WtgONsK5k9
— MFA Russia(@mfa_russia) September 24, 2022
Bugün dünya sisteminin geleceği belirleniyor, her bir tarafsız gözlemci bunu anlıyor. Asıl sıkıntı, bunun, herkesi kendi lisanlara destan ve yalnızca kendisi yararlı olan kurallara göre yaşamaya zorlayan tek bir hegemona sahip bir tertip olup olmayacağı. Yoksa bu, şantajın, yıldırmanın, neonazizmin ve neo- sömürgeciliğin olmadığı demokratik ve adil bir dünya mı olacak?
Rusya kesin olarak ikinci seçeneği seçti ve müttefikleri, ortakları ve emsal düşünen beşerlerle bir arada bu seçeneğin hayata geçirilmesi için çalışma davetini yapıyor.
Dürüst bir diyalog ve uzlaşma arayışı yerine, dezenformasyon, kaba dramatizasyonlar ve provokasyonlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Batı’nın çizgisi, çıkarları koordine eden organlar olarak memleketler arası kurumlara ve adaletin ve zayıfların keyfilikten korunmasının garantisi olarak memleketler arası hukuka olan itimadı sarsıyor.
BM’yi müdafaa muhtaçlığı olduğundan eminim. Bu dünya örgütünü, çatışmacı ve yüzeysel olan her şeyden arındırmak gerekiyor. Örgüte, tüm üye ülkelerin çıkarları içinde istikrar bulmaya yönelik dürüst müzakerelerin yapıldığı platform prestijini geri kazanmak gerekiyor. BM’de ulusal çıkarlarımızı ilerletirken bu yaklaşımı kılavuz ediniyoruz.
Eski BM Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld, BM’nin insanları cennete götürmek için değil, cehennemden kurtarmak için kurulduğunu söylemişti. Bu kelamlar bugün hiç olmadığı kadar aktüel. Bu kelamlar, gelecek kuşakların itimat ve ahenk ortasında gelişmesi için gereken şartlar yaratmak için herkesi ferdi ve kolektif sorumluluk üstlenmeye çağırıyor. Bunun için her insanın siyasi irade sergilemesi gerekiyor.
BM Güvenlik Konseyi’ne yeni Batı ülkelerinin dahil edilmesinden bahsetmek, birkaç niçinden dolayı komik olur. Tüm bu ülkelerin Rusya ve Çin’e düşman olduğu gerçeğini bir kenara bırakıyorum. Değerli olan, siyasi değerlendirmelerden soyutlanırsak, her bir Batı ülkesi Güvenlik Konseyi’ne yeni ne kazandıracak? hiç bir şey. Hepsi artık ABD’nin buyruklarını yerine getiriyor. Resmi adaylığını ilan eden Almanya da, Japonya da.