ahmetbeyler
New member
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla başlayan süreçte Türkiye‘nin coğrafik üstünlüğünün büyük değer kazandığını bildirdi.
Kirişci, Bayındır Belediyesi tarafınca düzenlenen “Bayındır 23. Milletlerarası Çiçek Festivali” açılış kurdelesini kesti.
Şenlik alanını gezen Kirişci, çiçek ve fide satışı gerçekleştiren esnafla sohbet etti. Kirişci, Tarım ve Orman Vilayet Müdürlüğü standını da ziyaret edip, vatandaşlara fide ikram etti.
Kirişci, ondan sonrasında kent stadında vatandaşlara seslendi.
Konuşmasında çiçek şenliğine katılmaktan duyduğu memnuniyeti lisana getiren Kirişci, kesimin her geçen yıl büyüdüğünü, Türkiye’nin geçen yıl çiçek ihracatından elde ettiği geliri 121 milyon dolara yükselttiğini belirtti.
‘Çok daha fazla bir döviz getirisi elde edebiliyoruz’
Türkiye’nin çiçek ihracatçısı bir ülke olduğunu kaydeden Kirişci, “Yapmış dolduğumuz ihracatta, ölçü olarak artış ile rakamsal ihracatı karşılığı olan oran birbirinden farklı. Yani ihracat ölçüsü ton bazında artış gösterirken ondan hayli daha fazla bir döviz getirisi elde edebiliyoruz. Bu da katma kıymeti yüksek olan eserlere yahut bu eserleri daha âlâ pazarlara satabildiğimizin bir göstergesidir” dedi.
‘Fırsat değerlendirilmeli’
Türkiye’nin jeostratejik avantajına da değinen Kirişci, şu biçimde devam etti:
“Pandemi ile başlayıp sonrasındasında Rusya-Ukrayna savaşıyla devam eden süreçte ülkemizin sahip olduğu jeostratejik üstünlük bir anda ortaya çıktı. Bugün bizim ihracat ve dış ticaret noktasında en büyük pazarımız olan Avrupa’nın çabucak yanı başımızda bulunuyor olması bize hayli büyük bir lojistik avantaj sağlıyor. Çin, Afrika’nın birtakım ülkeleri ve Güney Amerika ülkeleri dünyada çiçek bölümünde belirleyici ülkelerdi ancak güçteki, lojistikteki olağandışı artışlar, bu ülkelerle bizim durumumuz mukayese edildiğinde, evvela Avrupa ve savaş niçiniyle ambargoya, birtakım yaptırımlara muhatap olan Rusya için kıymetli bir tedarikçi ülke pozisyonuna getirdi. Ben bu fırsatın kıymetlendirilmesi gerektiğini her vesileyle lisana getiriyorum ancak çiçek konusunda bunun altını bir defa daha çizmek istiyorum.”
‘Biz büyük bir beladan, musibetten kurtulduk’
Ukrayna krizinde Türkiye’nin gerçek bir siyaset izlediğini kaydeden Kirişci, şöyleki devam etti:
“Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında ülke olarak izlediğimizin dış siyasette birini başkasına yeğleyen bir anlayış yerine ‘Her ikisi de bizim komşu ve dost ülkemiz’ diyerek bir duruş sergiledik. Şayet bunun yerine bir taraftar mantığıyla bu ülkelerden birisini kendimize desteklenmesi gereken bir ülke olarak seçseydik, bu iki ülkeden daha sonra yani Rusya ve Ukrayna’dan daha sonra bu savaştan ziyan goren üçüncü ülke de biz olurduk. Bu manada Sayın Cumhurbaşkanımıza ve devletimize ne kadar müteşekkir olsak azdır. Biz büyük bir beladan, musibetten kurtulduk.”
‘Ben çiftçi çocuğuyum demeye utanan bir toplum haline gelmiştik’
bu vakitte tarımın değerinin daha yeterli anlaşıldığını da vurgulayan Kirişci, “Ben çiftçi çocuğuyum demeye utanan bir toplum haline gelmiştik fakat bir anda gördük ki cebimizde paramız, masamızın üzerinde teknoloji var ancak bu bizi doyurmuyor. Bizi doyuracak olan bu ülkenin eli öpülesi üreticilerimiz” dedi.
Türkiye’deki çiçek üretiminin yüzde 30’unun İzmir’den sağlandığını aktaran Kirişci, yalnızca çiçekçilikte değil, tarımın öteki alanlarında da İzmir’in birinci 10’da yer aldığını tabir etti.
‘İş ve süreçleri kayıt altına alınmış bir üretimi başarmak durumundayız’
AB Yeşil Mutabakat sürecine değinen Kirişci, sürece tarımın da uyumlu hale getirilmesi gerektiğine işaret etti.
“Yenilenebilir enerji” konusuna da dikkati çeken Kirişci, üretim için harcanan gücün sertifikalandırılacağını kaydederek, şunları kaydetti:
“Adına ne dersek diyelim ‘yenilenebilir’, ‘temiz’, ‘yeşil’ güçle üretim yaptığımızı belgeleyeceğiz. Kullandığımız bütün kimyasallar noktasında çevreci olduğumuzu, ziraî atıkları kesinlikle ayrıştırdığımızı, çalışanlarımızla ilgili her türlü milletlerarası kontratların gereğini yerine getirdiğimizi belgelemek zorundayız. Evet Türkiye AB’ye ve Avrupa’ya tedarik noktasında bir lojistik üstünlüğe sahip. Doğrudur ancak bunların gereklerini de bu manada bir defa daha çiçek üreticimiz, düşünmek zorunda. Yani sertifikalı, evraklı üretim. Yani iş ve süreçleri kayıt altına alınmış bir üretimi başarmak durumundayız.”
‘Bakanlığımız milletimizin, üreticilerimizin hizmetinde’
Bayındır Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin tescillendiğini kaydeden Kirişci, buranın kısa müddette tamamlanacağını belirtti.
Kesime her vakit takviye verdiklerini bildiren Kirişci, şöyleki konuştu:
“Özellikle gerek yatırım gerekse işletme kredileri noktasında kesinlikle bilginiz vardır lakin daha evvel buralarda yüzde 50 sübvansiyonlu kullandırmış olduğumuz kredilerin limitlerini 10 milyondan 15 milyona çıkardık. Desteklemeler konusunda bölümle biz her vakit bir ortada olacağız. Bakanlık olarak biz yalnızca tarım değil, orman da bizim. Tarım ve Orman Bakanlığı üzere 150 bine yakın çalışanı olan ormanla ilgili de epey büyük bir tertibimiz genel müdürlüğümüz var. bir daha suyun idaresinden sorumlu DSİ var. 32 genel müdürlüğümüz ve ünitemiz bizim bakanlığımız bünyesindedir. Bunların tamamının bendeniz de dahil milletimizin, üreticilerimizin, çiftçilerimizin hizmetinde olduğunu belirtiyorum.”
Kirişci, Bayındır Belediyesi tarafınca düzenlenen “Bayındır 23. Milletlerarası Çiçek Festivali” açılış kurdelesini kesti.
Şenlik alanını gezen Kirişci, çiçek ve fide satışı gerçekleştiren esnafla sohbet etti. Kirişci, Tarım ve Orman Vilayet Müdürlüğü standını da ziyaret edip, vatandaşlara fide ikram etti.
Kirişci, ondan sonrasında kent stadında vatandaşlara seslendi.
Konuşmasında çiçek şenliğine katılmaktan duyduğu memnuniyeti lisana getiren Kirişci, kesimin her geçen yıl büyüdüğünü, Türkiye’nin geçen yıl çiçek ihracatından elde ettiği geliri 121 milyon dolara yükselttiğini belirtti.
‘Çok daha fazla bir döviz getirisi elde edebiliyoruz’
Türkiye’nin çiçek ihracatçısı bir ülke olduğunu kaydeden Kirişci, “Yapmış dolduğumuz ihracatta, ölçü olarak artış ile rakamsal ihracatı karşılığı olan oran birbirinden farklı. Yani ihracat ölçüsü ton bazında artış gösterirken ondan hayli daha fazla bir döviz getirisi elde edebiliyoruz. Bu da katma kıymeti yüksek olan eserlere yahut bu eserleri daha âlâ pazarlara satabildiğimizin bir göstergesidir” dedi.
‘Fırsat değerlendirilmeli’
Türkiye’nin jeostratejik avantajına da değinen Kirişci, şu biçimde devam etti:
“Pandemi ile başlayıp sonrasındasında Rusya-Ukrayna savaşıyla devam eden süreçte ülkemizin sahip olduğu jeostratejik üstünlük bir anda ortaya çıktı. Bugün bizim ihracat ve dış ticaret noktasında en büyük pazarımız olan Avrupa’nın çabucak yanı başımızda bulunuyor olması bize hayli büyük bir lojistik avantaj sağlıyor. Çin, Afrika’nın birtakım ülkeleri ve Güney Amerika ülkeleri dünyada çiçek bölümünde belirleyici ülkelerdi ancak güçteki, lojistikteki olağandışı artışlar, bu ülkelerle bizim durumumuz mukayese edildiğinde, evvela Avrupa ve savaş niçiniyle ambargoya, birtakım yaptırımlara muhatap olan Rusya için kıymetli bir tedarikçi ülke pozisyonuna getirdi. Ben bu fırsatın kıymetlendirilmesi gerektiğini her vesileyle lisana getiriyorum ancak çiçek konusunda bunun altını bir defa daha çizmek istiyorum.”
‘Biz büyük bir beladan, musibetten kurtulduk’
Ukrayna krizinde Türkiye’nin gerçek bir siyaset izlediğini kaydeden Kirişci, şöyleki devam etti:
“Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında ülke olarak izlediğimizin dış siyasette birini başkasına yeğleyen bir anlayış yerine ‘Her ikisi de bizim komşu ve dost ülkemiz’ diyerek bir duruş sergiledik. Şayet bunun yerine bir taraftar mantığıyla bu ülkelerden birisini kendimize desteklenmesi gereken bir ülke olarak seçseydik, bu iki ülkeden daha sonra yani Rusya ve Ukrayna’dan daha sonra bu savaştan ziyan goren üçüncü ülke de biz olurduk. Bu manada Sayın Cumhurbaşkanımıza ve devletimize ne kadar müteşekkir olsak azdır. Biz büyük bir beladan, musibetten kurtulduk.”
‘Ben çiftçi çocuğuyum demeye utanan bir toplum haline gelmiştik’
bu vakitte tarımın değerinin daha yeterli anlaşıldığını da vurgulayan Kirişci, “Ben çiftçi çocuğuyum demeye utanan bir toplum haline gelmiştik fakat bir anda gördük ki cebimizde paramız, masamızın üzerinde teknoloji var ancak bu bizi doyurmuyor. Bizi doyuracak olan bu ülkenin eli öpülesi üreticilerimiz” dedi.
Türkiye’deki çiçek üretiminin yüzde 30’unun İzmir’den sağlandığını aktaran Kirişci, yalnızca çiçekçilikte değil, tarımın öteki alanlarında da İzmir’in birinci 10’da yer aldığını tabir etti.
‘İş ve süreçleri kayıt altına alınmış bir üretimi başarmak durumundayız’
AB Yeşil Mutabakat sürecine değinen Kirişci, sürece tarımın da uyumlu hale getirilmesi gerektiğine işaret etti.
“Yenilenebilir enerji” konusuna da dikkati çeken Kirişci, üretim için harcanan gücün sertifikalandırılacağını kaydederek, şunları kaydetti:
“Adına ne dersek diyelim ‘yenilenebilir’, ‘temiz’, ‘yeşil’ güçle üretim yaptığımızı belgeleyeceğiz. Kullandığımız bütün kimyasallar noktasında çevreci olduğumuzu, ziraî atıkları kesinlikle ayrıştırdığımızı, çalışanlarımızla ilgili her türlü milletlerarası kontratların gereğini yerine getirdiğimizi belgelemek zorundayız. Evet Türkiye AB’ye ve Avrupa’ya tedarik noktasında bir lojistik üstünlüğe sahip. Doğrudur ancak bunların gereklerini de bu manada bir defa daha çiçek üreticimiz, düşünmek zorunda. Yani sertifikalı, evraklı üretim. Yani iş ve süreçleri kayıt altına alınmış bir üretimi başarmak durumundayız.”
‘Bakanlığımız milletimizin, üreticilerimizin hizmetinde’
Bayındır Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin tescillendiğini kaydeden Kirişci, buranın kısa müddette tamamlanacağını belirtti.
Kesime her vakit takviye verdiklerini bildiren Kirişci, şöyleki konuştu:
“Özellikle gerek yatırım gerekse işletme kredileri noktasında kesinlikle bilginiz vardır lakin daha evvel buralarda yüzde 50 sübvansiyonlu kullandırmış olduğumuz kredilerin limitlerini 10 milyondan 15 milyona çıkardık. Desteklemeler konusunda bölümle biz her vakit bir ortada olacağız. Bakanlık olarak biz yalnızca tarım değil, orman da bizim. Tarım ve Orman Bakanlığı üzere 150 bine yakın çalışanı olan ormanla ilgili de epey büyük bir tertibimiz genel müdürlüğümüz var. bir daha suyun idaresinden sorumlu DSİ var. 32 genel müdürlüğümüz ve ünitemiz bizim bakanlığımız bünyesindedir. Bunların tamamının bendeniz de dahil milletimizin, üreticilerimizin, çiftçilerimizin hizmetinde olduğunu belirtiyorum.”